13 Mayıs 2016 Cuma

29 Nisan 2016 Cuma

Bilişsel Gelişim



BİLİŞSEL (ZİHİNSEL) GELİŞİM

bilişsel gelişim ile ilgili görsel sonucu

   Bireyin çevresindeki dünyayı anlama ve öğrenmesini sağlayan, aktif zihinsel faaliyetlerdeki gelişime bilişsel gelişim adı verilmektedir.

   Piaget, Bruner ve Vygotsky, çocuğun çevresindeki dünyayı, değişik yaşlarda nasıl ve niçin böyle gördüğünü ve algıladığını belirlemeye çalışmışlardır.

PİAGET (Piaje)’ nin  BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI:

Piaget, çocukların yetişkinlerin düşünce yapısından daha ilkel düşünce örüntüsüne sahip oldukları görüşüne katılmamıştır. Onların yetişkinlerden farklı, kendilerine özgü dünyayı anlama ve ifade etme yolları olduğunu düşünmüştür.

Piaget’nin kuramı temelinde zihinsel gelişimle ilgili bazı temel kavramlar:

Zeka: Piaget zekânın testlerle elde edilecek sonuçlara dayalı olarak tanımlanmasını doğru bulmamıştır. Zekâyı, organizmanın çevresine adaptasyonuna (uyumuna) yardım eden temel hayat fonksiyonu olarak tanımlamıştır.

Şema: Genel olarak “bilişsel yapı” olarak tanımlanan, bireylere özgü bilgi edinme ve yapılandırma yollarına “şema” adı verilir. Organizmanın, çevresindeki olayları anlamak ve onlara uyum sağlamak için geliştirdiği düzenektir.  Şemayı kişisel kitaplığımız gibi düşünebiliriz. Bebeklikte sadece refleksif davranışların bilgisi bulunan bir iki bölmeden oluşan kitaplığımıza yeni bilgiler geldikçe yeni raflar (şemalar) ekleriz. Bu yeni rafları organize etmek “örgütlemek” ise her bireyin kendine özgüdür.
Şemalar gözle görülemez ve bunları somut olarak anlamanın tek yolu bir uyarıcıya karşı gösterilen davranışı gözlemlemektir. Örneğin iki-üç aylık bir bebeğe verilen bir nesneyi bebek ağzına götürecek ve emmeye çalışacaktır. Çünkü sahip olduğu şema yakalama-emme şemasıdır.
Şemalar olgunlaşma ve öğrenmelerle sürekli değişim ve gelişim gösterirler.

Piaget’e göre insanlar kalıtımla getirilen-getirdikleri iki temel eğilime sahiptirler. Bunlar “örgütleme ve uyum”dur ki Piaget bu iki kavramı“fonksiyonel değişmezler”olarak tanımlamıştır.

- Örgütleme: Kazanılan her yeni bilginin bir bütünlük ve düzen içinde şemalara yerleştirilmesidir. Şemalar bilişsel yapılarımızı ifade ederken, örgütleme de bu yapıları nasıl düzenlediğimizi, onları nasıl koordine ettiğimizi ifade eder. Her bireyin kendine özgü örgütleme yolları vardır.

- Uyum (adaptasyon): Çevrenin gerektirdiklerine göre kişinin kendini düzenlemesi, uyum sağlaması sürecidir. Piaget’e göre, bilişsel gelişim; dünyayı öğrenme yolunda bir denge sonra bir dengesizlik ve yeni dengeye ulaşma sürecidir. Bu sürecin kesintisiz gerçekleşmesi ise karşılaşılan her yeni nesne, olay ve varlıklara uyum sağlamayı gerektirir.

Uyum iki şekilde meydana gelir:
Özümleme (asimilasyon):Bireyin karşılaştığı yeni bir durumu, fikri ya da nesneyi kendinde önceden var olan şemalarla açıklaması, bu şemalarla anlamlandırmasıdır. Diğer bir deyişle, kendisi için yeni olan bu bilgileri var olan şemalarına yerleştirmeye çalışmasıdır. Örneğin; daha önce “at”ı görmüş fakat “zebra” ile ilk defa karşılaşan bir çocuğun zebraya ilk görüşte at demesi bir özümlemedir.

Düzenleme (uyma):Bireyin, yeni durum, obje veya olaylar karşısında kendisinde var olan şemaların kapsam ve özelliklerini yeniden biçimlendirmesi, organize etmesi sürecidir. Örneğin; ilk görüşte zebraya at diyen çocuğun zebranın attan farklı bir hayvan olduğunu algılayıp ona zebra demesi çocuğun düzenleme yaptığının bir göstergesidir.

Dengeleme: Örgütlemenin devamı niteliğindedir. Birey yeni karşılaştığı bir bilgiyi alarak kendisinde var olan bilgilerle ilişkilendirerek bir denge sağlamasıdır.

Piaget’e göre zihinsel gelişimi etkileyen etkenler:
Piaget, “kişi çevresine karşı ne kadar uyumlu davranıyorsa o derecede zeki davranışlarda bulunuyordur” düşüncesindedir ve ona göre zekâ sadece bireyin çevresiyle etkileşimi sürecinde gelişim gösterebilir.
Piaget bilişsel gelişimi biyolojik ilkeleri temel alarak incelemiş ve geliştirmiştir. Ona göre bilişsel gelişimi kalıtım ve çevre etkilemektedir. Bilişsel gelişimi etkileyen ilkeleri de;
Olgunlaşma
Yaşantı
Kültürel aktarım
Dengeleme kavramları ile açıklamıştır.

   Bebek, ilk olarak kalıtımla getirmiş olduğu refleksif davranışlarla çevreye uyum sağlar. Hiç bir yaşantısı ve öğrenimi olmayan bebeğin davranışlarını bu refleksler yönlendirir. Daha sonra bebeğin giderek biyolojik olarak olgunlaşması ve çevresiyle etkileşim kurmasıyla reflekslerin yerini karmaşık ve bilinçli davranışlar alır.

PİAGET’YE GÖRE BİLİŞSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ:

   Piaget, bilişsel gelişimi başlıca dört döneme ayırmıştır. Her dönemin kendine özgü kazanılması gereken şemaları vardır. Dönemler ilerledikçe kavrama ve problem çözme becerilerinde ilerleme gözlenir. Bu dönemler sırasıyla ve atlanmaksızın yaşanır. Ancak dönemlere geçiş yaşlarında ve dönemlerin tamamlanma sürelerinde farklılıklar gözlenebilir.

1- Duyusal-motor Dönemi (0-2 yaş): Bu dönemde baskın olan bilişsel yapı “refleksif davranış” şemalarıdır. Bu şemalar, duyular (görme, tat alma vb...) ile motor tepkilerin (tutma, kavrama, emme gibi...) eşgüdümünün başlaması ile giderek gelişim gösterirler. Yeni doğan bebekler doğuştan getirdiği refleksleri ile çevrelerine uyum sağlamaya çalışırlar. Kendisinde var olan tek şema olan refleksif davranışlarının göstergesi de dudağına değen her nesneyi emmeye çalışması ve avucuna değen şeyleri de yakalamak istemesidir.
   Yaklaşık 8–12 ay arası dönemdeki bir diğer önemli değişim de bebeğin nesnelerin sürekliliği (devamlılığını) kavramasıdır. Yaklaşık 8 aylık oluncaya kadar bebek gözü önünde saklanan bir nesneyi (top, oyuncak gibi) aramaktan vazgeçer. Fakat daha sonraları, saklanan nesneyi aramaya, onu bulmaya çalıştığını gösterir hareketler yapmaya başlar. 18–24 ay civarında bebekler çevrelerindeki nesneleri zihinlerinde canlandırmayı başarabilir hale gelirler. Bu onların belleklerini kullanabilmeye başladıklarının kanıtıdır.

2- İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş):İşlem öncesi dönem adından da anlaşılabileceği gibi, henüz işlemlerin yapılamadığı, ancak işlemlerin yapılabilmesi için hazırlıkların sürdürüldüğü bir dönemdir.
   Bu dönemin en önemli özelliği sembolik fonksiyonun ortaya çıkmasıdır. Bir önceki dönemde ortaya çıkan sembolik kavramlar geliştirme kapasitesi bu dönemde çok hızlı bir ilerleme gösterir. Çocuk artık görmediği insanların, objelerin ya da olayların yerine kelimeler kullanabilir hale gelmiştir.
    Artık konuşabilen çocuğun dili hızla gelişir, kullandıkları semboller ve kavramlar da kendilerine özgü olabilir.
   Hayal güçleri gelişmiştir , buna paralel olarak da sembolik oyunlar oynadıkları gözlemlenir; dal parçasını at yaparlar, tabağı direksiyon gibi kullanırlar, oyuncak bebekleriyle canlıymış gibi oynarlar. Hatta bu sembolik oyunlar ile iç dünyalarını ve çatışmalarını da ortaya koyabilirler.
   Bu dönemde soyut ve karmaşık ifadeleri anlayamazlar, konuşmalarında soyut ve karmaşık kelimeleri yerli yerinde ve düzgünce kullanmayı başarsalar da bunların anlamlarını açıklayamazlar.
   Bu dönemde çocuklar benmerkezcidirler (egosantrizm). Kendi düşünceleri ve bilgileri dışında başkalarının farklı şekilde düşüneceğini ve bilgi sahibi olacağını algılayamazlar. Kendi bildiklerini gördüklerini, herkesin bildiğini gördüğünü vs. sanırlar. Örneğin; bir kız çocuğu telefonla konuşurken, elindeki bebeği göstererek telefonda babasına “bak babacığım annem bana ne güzel bir bebek aldı” diyebilir.
Bir olayı başkalarının bakış açısından göremediklerinden, başkalarının ihtiyaçlarını ve duygularını fark etmekte güçlük çekerler.
   Bu dönemdeki en önemli özelliklerden biri çocukların henüz “Korunum İlkesi”ni kazanamamış olmalarıdır.
 Korunum ilkesi;bir objenin ya da maddenin görüntüsü değişse de belirli özelliklerinin aynı kalacağı, değişmeyeceği ilkesidir. Örneğin; 4-5 yaşlarındaki bir çocuğun önünde birbirinin aynı iki bardağa eşit miktarda su koyduğumuzda, çocuk bardaktaki suların eşit olduğunu söyleyebilecek, ancak gözleri önünde bardaklardan birindeki suyu daha geniş ve kısa bir bardağa boşalttığımızda çocuk artık uzun bardaktaki suyun daha çok olduğunu söyleyecektir.
  Bu da aynı zamanda onların işlemleri tersine çevirebilme yetisine sahip olmadıklarının göstergesidir. Piaget’ye göre bunun sebebi; çocuğun bu dönemde bir konu ya da problemi çok boyutlu olarak değil de sadece bir boyuttan algılayıp, tek bir açıdan düşünebilmesinden kaynaklanmaktadır. Piaget'ye göre, tersine çevirme, düşünmenin önemli bir yönüdür ve korunumun başlangıç noktasıdır.
Örneğin, 7 + 8 = 15 o halde 15 - 8 = 7 işlemini yetişkinler kolaylıkla yapabilir ancak işlem öncesi dönemdeki çocuklar, bu tersine çevirme işlemini yapamazlar.
   Bu dönemin diğer bir özelliği de çocukların bütün ile onun parçaları arasındaki ilişkiyi kuramamalarıdır. Örneğin; sınıftaki kızlar mı çok erkekler mi diye sorulduğunda eğer erkekler çoksa erkekler diyebilir de tüm öğrenciler mi çok erkekler mi denince erkekler yanıtını verebilirler.
   Bu dönemdeki çocuklarda “aminizm”gözlenir. Aminizm;cansız nesnelere canlılık özelliği yüklemektir. Canlı ile cansız ayrımı yapamazlar. Çocuklar arkadaşlarının ya da bir hayvanın canını acıttıklarında onun canının acıyabileceğini düşünemezler.
   Dil gelişimine baktığımızda da çocuğun konuşmalarında “monologlar”(tek kişilikli konuşma) ın hâkim olduğunu görürüz.

3- Somut İşlemler Dönemi (7-12 yaş): Çocuklar okula başlama çağında yeni bir bilişsel değişime girmişlerdir. Bu dönemde çocuklar bir önceki dönemde sahip olmadıkları mantıksal işlemlerde hızlı bir ilerleme gösterirler. Örneğin, artık nesnelerle ilgili zihinsel olarak toplama, çıkarma gibi matematiksel işlemleri yapabilir hale gelirler.     Tersine çevirebilme yetisine sahip olan çocuklar nesnenin korunumu ilkesini de artık kazanmışlardır. Aynı miktardaki suyun farklı kaplara koyulsa da miktarlarının aynı kalacağını artık kavrayabilirler.



bilişsel gelişim ile ilgili görsel sonucu
Madde korunumu : Bir bütün parçalara ayrılsa bile miktarı değişmez. 6-7 yaş
Uzunluk korunumu: Uzun bir tel parçalansa veya kırılsa bile uzunluğu değişmez. 6-7 yaş
Nitelik değişmezliği: Bir kaptan diğerine boşaltılan sıvının miktarı değişmez. 6-7 yaş
Alan korunumu: Bir kağıt parçasının kapladığı alan, kağıt kesilip başka şekiller oluşturulsa bile değişmez. 7 yaş
Sayıların korunumu: Nesnelerin yakınlaştırılması veya uzaklaştırılması ile miktarda değişme meydana gelmez; 5 bilye ister bitişik ister ayrı olsun, 5 bilyedir, sayı değişmez 7 yaş
Ağırlık korunumu: Şekli değişen balçığın ağırlığı değişmez 9-12 yaş
Hacim korunumu: Çeşitli şekillere sokulan balçığın taşırdığı su miktarı aynı kalır 11-12 yaş


4- Soyut İşlemler Dönemi (12 yaş ve sonrası):Bir önceki dönemde gerçekleşen tüm bilişsel gelişimin yanında eksik kalan soyut olarak düşünme ve işlem yapma becerisi de bu dönemde başarılır hale gelir.
 Objeler üzerinde yapılan zihinsel işlemlerin yanı sıra artık çeşitli inançlar, değerler, sosyal yapılar, yasalar vb. bu dönemde algılanabilir hale gelir.
Somut işlemler dönemi ile soyut işlemler dönemi arasındaki temel fark ergenlerin bir olayın çok değişik yönlerini görebilmeleridir, bilgiyi soyut olarak üretebilmeleridir.
Ergen benmerkezciliği görülür.
Akıl yürütür

BRUNER'İN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI:
 Bruner’e göre bilişsel gelişim, yaşam boyu devam eden bir süreçtir.                      Gelişim; eylemselimgesel ve sembolik olarak adlandırılan belli başlı üç gelişim aşamasından oluşur.
   Bilişsel gelişim için sistemli bir öğretici-öğrenici etkileşimi gereklidir.
  Bruner’e göre baba, anne, öğretmen ve toplumun diğer üyeleri çocuğa öğretmelidir. Sadece bir kültür içine doğmak, tam bir bilişsel gelişim için yeterli değildir. Öğreticiler, kültürü yorumlayarak çocukla paylaşmalıdır.
Bilişsel gelişimde dil önemli bir anahtardır. İnsanlar dili kullanarak birbiriyle iletişim kurarlar. Dünyanın kavramlarını dil yoluyla öğrenir, öğretir, sorunlarını dil yoluyla tartışırlar. Dilin doğası ve işlevleri Bilişsel gelişimin bir parçası olarak görülmektedir.
   Bilişsel gelişim, aynı zamanda birçok seçenekle baş etme yeteneğinde artıştır. Etkinlikleri yapma sırasında, değişik birçok duruma sırasıyla dikkat etmek gerekmektedir.
  Küçük bir çocuğun nesnenin çarpıcı özelliğinde odaklaşması ile ergenin olayları bilimsel bir şekilde incelemesi   arasında fark vardır.
   Bruner Bilişsel gelişimi Piaget’ye benzer bir şekilde incelediğini belirtmektedir. Her ikisi de dünyaya ilişkin bilginin kodlanması, işlenmesi, depolanması ve sıralanması üstünde durmuşlardır.

Bruner’in Bilişsel Gelişim Dönemleri ve özellikleri:

Eylemsel Dönem: Piaget’in duyusal motor dönemine denk düşen zaman dilimini kapsar. Çocuk, bu dönemde çevreyi eylemlerle anlar; nesnelerle doğrudan ilişki kurar ve nesnelerin anlamı çocukların onlarla ne yaptığına bağlıdır, çevresindeki nesnelerle ilgili yaşantıyı onlara dokunarak, vurarak, ısırarak, hareket ettirerek kazanır.
Onlar için nesneler bazı eylemler yaptıkları şeylerdir. Örneğin; kaşık, yemek yediği; bisiklet, bindiği birer nesnedir.
Çocuk yaparak ve deneyerek öğrendiği için bu evreye eylemlerle temsil evresi de denilebilir. Bu dönemde bisiklete binmeyi öğretirken, ne sözel sembol, ne de imge kullanabiliriz. Çocuklar en kolay psikomotor eylemlerle öğrenebilirler.

İmgesel Dönem: Bilişsel gelişimin ikinci düzeyi, imgesel dönemdir. Bu dönemde bilgi, imgelerle taşınmaktadır.
Görsel bellek gelişmiştir. Ancak, çocuğun kararları dile değil, duyu organları yoluyla edindiği duyusal etkilere dayalıdır.
Çocuklar, algılarının tutsağıdır. Herhangi bir nesneyi, olayı, durumu nasıl algılarlarsa zihinlerinde o şekilde canlandırırlar.
Çocuklar bu dönemde herhangi bir nesneyi, olayı görmeden de resmedebilirler.
Bu dönem Piaget’nin işlem öncesi dönemine karşılık gelmektedir.

Sembolik Dönem: Bilişsel gelişimin sonuncu düzeyi sembolik dönemdir. Bu evre, Piaget’in soyut işlemler evresinin karşılığıdır ve 12 yaş civarında başlar.
 Çocuk dil, mantık, matematik, müzik, vb. alanların sembollerini kullanarak iletişim kurabilir.
Sembolik dönem, yaşantıların formüle edilmesine olanak sağlar. Ayrıca, bu dönemde kısa cümlelerle, anlamsal olarak zengin ifadeler oluşturulabilir.
Örneğin; bir elin nesi var iki elin sesi var; damlaya damlaya göl olur; boş teneke çok ses çıkarır, vb. Semboller yoluyla, az sembolle çok şey ifade edilebildiği gibi; eylemlerle ve imgelerle açıklanamayan olay nesne ve durumlar daha kolay ve etkili olarak ifade edilebilir.
Bireyin sembolik döneme ulaşması, zengin yaşantılar kazanmasını sağlar.


L. S. VYGOTSKY’NİN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI
   Vygotsky’nin kuramının gelişim psikolojisine en önemli katkısı, “öğrenmenin sosyo-kültürel yanı”nı vurgulamasıdır.
   Vygotsky’e göre çocuğun bilişsel gelişimi onun içinde yaşadığı sosyal ve kültürel ortamdan etkilenir.
   Akranlar ve yetişkinlerin yaptıkları veya çocuğa öğrettikleri çocuğun zihin gelişimini etkiler.
   Çocuk problem çözerken, kendi bilgilerini kullanabileceği gibi, akranlarının veya yetişkinlerin yardımından da yararlanabilir.
   Vygotsky’nin kuramında vurguladığı kavramlardan biri Destekleyici Yapılandırmadır.

Destekleyici Yapılandırma; çocuğun öğrenmesine yardım etmedir. Çocuk bir gelişim görevini öğrenmenin henüz başındadır ve eğer çocuk desteklenirse (yardım edilirse) bu gelişim görevini öğrenebilecektir. Yetişkin başlangıçta çocuğa tam bir destek verir. Daha sonra giderek bu desteği azaltır.
  Vytgotsky’nin kuramında çocuğun zihin gelişimi dış etkilere daha açıktır. Bu nedenle çocukların öğrenme deneyimlerinde tamamen serbest bırakılmamaları gerekir.

16 Nisan 2016 Cumartesi

Çocuğunu Tanıma Anketi


ANKET…
            “Ben çocuğumu tanırım!” mı diyorsunuz?
Gelin hep birlikte bakalım çocuğunuzu ne kadar tanıyorsunuz…
            Bu anket sizin için bir öz değerlendirme olup, ortaya çıkan sonuçla birlikte davranışlarınıza böyle devam edeceğiniz ya da davranışlarınızı değiştirmeniz gerektiği ile ilgili size ipuçları verecektir…
            Elimize bir kalem alarak ankete başlayalım…
            Her soruyu okuduktan sonra evet ya da hayır seçeneklerini işaretleyin. Son olarak da evet ve hayırlarınızı sayarak değerlendirme kısmında size uygun olan bölümü okuyun…


ÇOCUĞUNUZUN;


  1. En sevdiği oyuncağının ne olduğunu biliyor musunuz?
A) Evet          B) Hayır

  1. En sevdiği yemeğin ne olduğunu biliyor musunuz?
              A) Evet          B) Hayır

  1. En sevdiği çizgi filmin ne olduğunu biliyor musunuz?
A Evet          B) Hayır

  1. Evde yapmaktan en çok hoşlandığı şeyin ne olduğunu biliyor musunuz?
A )Evet          B) Hayır

  1. Okulda yapmaktan en çok hoşlandığı şeyin ne olduğunu biliyor musunuz?
A) Evet          B) Hayır

  1. Sizinle yapmaktan en çok hoşlandığı şeyin ne olduğunu biliyor musunuz?
A) Evet          B) Hayır

  1. En sevdiği hikaye ya da masalın ne olduğunu biliyor musunuz?
A )Evet          B) Hayır

  1. En sevdiği kıyafetinin ne olduğunu biliyor musunuz?
A) Evet          B) Hayır

  1. En sevdiği rengin ne olduğunu biliyor musunuz?
A )Evet          B) Hayır

  1. En sevdiği oyunun ne olduğunu biliyor musunuz?
A) Evet          B) Hayır

  1. Oynamaktan hoşlanmadığı oyuncağının ne olduğunu biliyor musunuz?
A) Evet          B) Hayır

  1. Yemekten hoşlanmadığı yemeğin ne olduğunu biliyor musunuz?
A) Evet          B) Hayır

  1. Giymek istemediği kıyafetinin ne olduğunu biliyor musunuz?
A) Evet          B) Hayır

  1. Sevmediği rengin ne olduğunu biliyor musunuz?
A) Evet          B) Hayır

  1. Oynamaktan hoşlanmadığı oyunun ne olduğunu biliyor musunuz?
A) Evet          B) Hayır

  1. En sevdiği arkadaşının kim olduğunu biliyor musunuz?
A) Evet          B) Hayır

  1. Çeşitli kavramları tanıyor mu? (Renkler, Büyük-küçük, uzun-kısa, az-çok, hafif-ağır v.b…)
A) Evet          B) Hayır

  1. Rakamları tanıyor mu?
A) Evet          B) Hayır

  1. Onunla zaman geçiriyor musunuz?
A) Evet          B) Hayır

  1. Ödevlerine yardımcı oluyor musunuz?
A)Evet          B) Hayır

  1. Ona basit sorumluluklar veriyor musunuz? (oyuncaklarını toplaması, masayı toplamanızda size yardımcı olması v.b…)
A)Evet          B) Hayır

  1. Kıyafetlerini giyip çıkartabiliyor mu?
A)Evet          B) Hayır

  1. Ayakkabılarını düz giyebiliyor mu?
A)Evet          B) Hayır

  1. Kendi kıyafetini kendisi mi seçiyor?
A)Evet          B) Hayır

  1. Kendine güveni var mı?
A)Evet          B) Hayır

  1. Çocuğunuzu iyi tanıdığınıza inanıyor musunuz?
A)Evet          B) Hayır

  1. Çocuğunuzla ilgili bir sorun olduğunda öz eleştiri yapabiliyor musunuz?
A)Evet          B) Hayır

  1. Çocuğunuzun geleceği ile ilgili planlarınız var mı?
A)Evet          B) Hayır

  1. 28. Soruya cevabınız evetse bu planlar için yaptığınız hazırlıklar var mı?
A)Evet          B) Hayır





DEĞERLENDİRME…

“EVET”LER ÇOĞUNLUKTAYSA;
   Tebrikler! İlgili bir anne/babasınız. Çocuğunuzla ilgili birçok şeyi biliyorsunuz.
Yapılan araştırmalar birçok anne-babanın yeterince hazır hissetmedikleri ve bilgi sahibi olmadıkları halde sırf “olması gerektiği” için çocuk sahibi olduklarını göstermektedir. Bu da sonrasında hem çocukla ilişkide hem de onun eğitimi ve gelişimiyle ilgili problemlerin çözümünde anne-babaların sorunlar yaşamalarına neden olmaktadır.
     Aslında anne-baba olmak çok ciddi hazırlık gerektiren bir durumdur. Anne-baba rolü çok fazla sorumluluk isteyen, geri dönüşü olmayan, bir çok bilgi ve beceri edinmeyi ve sosyal anlamda bir çok fedakarlıklar yapmayı gerektiren bir roldür. Siz de bütün bunları yaparak iyi birer anne/baba olma yolundasınız. Hep bu şekilde devam etmeniz dileklerimizle…

“HAYIR”LAR ÇOĞUNLUKTAYSA;
Çocuğunuzla gerektiği kadar ilgilenemediğinizi söylemek zorundayız.  Çeşitli nedenlerden dolayı çocuğunuza yeteri kadar zaman ayıramıyorsanız size vereceğimiz küçük öneriler yardımcınız olabilir. Çalışan anne/babalar için iş yoğunluğu ya da küçük ailevi sorunlar gibi nedenlerle çocuğunuza gerektiği kadar ilgi gösteremiyor olabilirsiniz. Ancak bu geçerli bir bahane değil. Unutmayın ki dünyaya getirdiğiniz bu varlık sadece sizin çocuğunuz değil, aynı zamanda hayatlarını kendi başlarına devam ettirecek olan bir bireydir. Gelecekte sağlıklı düşünen, mantıklı kararlar verebilen, çevresine karşı duyarlı, özgüveni olan bir birey yetiştirmek istiyorsanız daha fazla zaman ayırınız. Yaptığı iyi davranışların devamlılığını sağlamak için onu ödüllendirmelisiniz. Kötü davranışların tekrarlanmaması için ise; sevdiği bir şeyi (oyun oynamak, tv izlemek, arkadaşını çağırmak v.b.) bir süre belirleyerek (2gün, 1 hafta gibi) ve nedenini belirterek elinden alınmasını sağlamalısınız. Onunla konuşmalı ve daha fazla paylaşımlarda bulunmalısınız. Bazen onunla oyun oynayıp, onunla zaman geçirebilirsiniz. Okuldan eve geldiğinde ona “bugün okulda neler yaptın?” şeklinde bir soru yöneltip, sizinle paylaşımda bulunmasını sağlayabilirsiniz. Böylece çocuk kendini önemsenmiş hisseder. Ona yapması ve yapmaması gereken şeyler olan bir robot olarak değil, kendi seçimleri ve düşünceleri olan bir birey olarak gördüğünüzü fark ettirin. Aile ile ilgili kararlar alacağınız zaman da ona fikrini sorun. Düşüncelerini açıklamasını sağlayın.


   Bu önerilere uyabilmeniz onunla iletişimizin daha iyi olmasını sağlayacaktır.
Unutmayın ki; çocuklarımız birer çiçek, onları soldurmak ya da açtırmak sizin elinizde… Sevgiyle Kalın...

14 Nisan 2016 Perşembe

Fiziksel ve Devinimsel Gelişim



FİZİKSEL VE DEVİNİMSEL GELİŞİM

Fiziksel gelişimi; beden gelişimi ve psiko-motor (devinimsel) gelişim olarak iki boyutta inceleyebiliriz.

Bedensel Gelişim:Bedenin büyümesi ve olgunlaşma süreçlerin içerir. (Boy, ağırlık ve hacimsel artışla birlikte vücut sistemlerinin kendilerinden beklenen fonksiyonları yerine getirmesi)

Devinimsel Gelişim:Zihin ve kas koordinasyonuna dayalı davranışların gelişimidir. Devinimsel gelişimde duyu organları, kas ve sinir sistemleri koordineli olarak çalışırlar.


FİZİKSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ


1. Doğum Öncesi Dönem: Yaşamın, döllenmeyle başladığı kabul edilir. Bireyin büyüme ve olgunlaşmasına ilişkin tüm bilgiler zigot dediğimiz döllenmiş yumurtada kodlanmıştır. Zigottaki bu bilgiler mayoz bölünme sayesinde anne ve babadan gelen 23’er kromozomun birleşmesiyle oluşan 46 kromozomda yer almaktadır. Zigot, hızla mitoz denilen hücre bölünmesiyle çoğalmaya başlar. Mitoz bölünmede hücreler kendilerinin aynısını oluşturacak şekilde ikiye bölünerek yeni hücre oluştururlar. Oluşan her yeni hücre de 23 çift (46) kromozom bulunmaktadır.




Döllenmeden itibaren doğuma kadar olan süreç 3 döneme ayrılarak incelenir:
  • Dölüt (germinal) dönemi (döllenmeden itibaren ilk 2 haftalık süreç): Bu dönemde fallop tüpünde döllenen yumurta fallop borularından aşağıya inerek iki hafta içinde rahme (uterus) inerek rahim duvarına yapışır.


  • Embriyo dönemi (3. hafta ile 8. hafta arası):Bu dönemde mitoz bölünmeyle çoğalan hücreler farklılaşmaya ve ileride vücudun organ ve sistemlerini oluşturacak bölümleri meydana getirmeye başlarlar. Hücrelerdeki bu değişim sonucu üç farklı yapı oluşur: Endoderm, Mezoderm ve Ektoderm.

  • Fetüs dönemi (3. ay ile doğuma kadar olan süreçtir):Bu dönemde bebeğin doğuma hazır hale gelecek şekilde tüm organ ve sistemleri gelişir. Bu dönem içinde, 4. ve 5. aylarda fetüsün temel vücut yapısı oluşur. Fetüs 5. ay sonunda yeni doğan bebekte gözlemlenen bazı bedensel ve devinsel özellikleri kazanır. Erken doğan bebeğin en az 7 aylık olması gerekir. Fetüs beyninin 7.-8. aylarda çalışmaya başladığı iddia edilmektedir.


2. Bebeklik Dönemi (0-2 Yaş):

Bedensel Gelişim:Bebeklik döneminin ilk bir yılı doğum öncesi dönemden sonra gelişimin en hızlı olduğu dönemdir. Bebeğin ağırlığı 6 aylıkken doğumdaki kilosunun yaklaşık iki katına, bir yaşında üç katına, iki buçuk yaşında ise 4 katına ulaşır.
   Bebeğin başının doğum öncesi gelişim hızı diğer organlarına göre daha fazla olduğu için bebek dünyaya geldiğinde başın vücuda oranının yetişkinlerden daha büyük olduğu gözlenir.
     Bebeğin sinir sistemi gelişim ilkelerine uygun olarak merkezden uçlara, içten dışa doğru gelişir.



Devinsel (Psiko-motor) Gelişim:Bebek doğduğunda bir yetişkin gibi vücudunu kontrol edecek durumda değildir. Davranışları refleksif ve denetimsiz, genel vücut hareketleri ile sınırlıdır. Ancak büyüme, olgunlaşma ve öğrenme ile devinsel gelişimi 2 yaşında çok büyük ilerleme göstermiş hale gelir.

Duyusal Gelişim:Yeni doğan bebeğin işitme duyusu oldukça gelişmiştir. Bebek insan sesindeki değişimleri, tanıdık ve yabancı sesleri ayırt edebilir yeterliktedir.
     Yeni doğan bebeğin görme duyusu diğer duyularına göre daha az gelişmiş olmakla birlikte, 2 haftalık bir bebek gözünün önünden geçen bir nesneyi izleyebilir. 6 aylık bir bebek de anne ve babasının yüzü ile yabancı yüzleri ayırt edebilir. Renk ve şekillerin de farkına varabilir.
     Bebeğin tat alma ve koklama duyusu oldukça gelişmiş olup, farklı tat ve kokuları kolayca ayırt edebilir.                  Dokunma duyusu da oldukça gelişmiş durumdadır.



3. İlk Çocukluk Dönemi (2-6 Yaş):   Bu dönemdeki bedensel gelişim hızı bebeklik dönemine göre azalmıştır.       İlkokul çağına doğru boyca uzama daha da yavaşlar ve ergenlikte yeniden hızlanır. 
    Bu dönemde sinir sisteminin gelişimi büyük ölçüde tamamlanmış olur.
    Kalp atışındaki hız giderek yavaşla ve ilkokul yaşına doğru yetişkinliktekine benzer duruma gelir.
    Sindirim sistemi tüm yiyecekleri sindirebilir duruma bu dönemde erişmiş olur.
   İlk çocuklukta büyük kaslar ince kaslara göre daha gelişmiştir. Çocuk bu dönemde kaba motor hareketleri kolaylıkla yapabilir, beceri gerektiren ince işleri ise henüz başaramaz.
   Göz henüz ıraksaktır. İlgileri kolayca ve çabucak dağılabilir.
  Sürekli aktif olmak, hareket etmek isterler. Bu dönemde çocuklara büyük kas gelişimlerine yardımcı olacak uğraşıları yapabilecekleri ortamlar sunulmalıdır.





4. İkinci Çocukluk Dönemi (Okul Dönemi) (6-12 Yaş):   Bu dönemde gelişim hızı önceki dönemlerden daha yavaş seyretmektedir.
     9–10 yaş civarına dek kızların beden uzunluğu ve ağırlığı erkeklerinkinden daha az iken, kızların ergenliğe daha erken yaşta girmelerinden dolayı 10–15 yaşlarında boy ve ağırlıkları erkeklerinkinden daha fazla hale gelir.
    Bu dönemde ince motor kaslarda gelişme olur. Çocuk, piyano, keman çalma, ince kalemle yazı yazma, resim çizme gibi becerileri başarır hale gelir.
     Daha önce görme ıraksak iken, bu dönemde görme normal halini kazanır.




5. Ergenlik Dönemi (12-18 Yaş):    Bebeklik dönemi sonrası gözlenen gelişim hızındaki yavaşlama sonrası bu dönemde bedensel gelişim tekrar hız kazanır.
      Bununla birlikte fizyolojik ve hormonal değişimler de meydana gelir.
    Bu dönemde, erinlik de denilen ön ergenlikte, fiziksel, bilişsel ve psikolojik olarak hızlı bir değişim yaşanır. Erinliğin ilk yıllarında büyüme hormonu çok çalıştığı için boy uzamasında hızlı bir artış olur.
    Son ergenlik dönemi ise bu değişimlere uyum sağlama süreci olarak tanımlanabilir ki ergen bu aşamada yetişkinliğe kendisini hazırlamaya çalışmaktadır.